Öcalan'ın çağrısından sonra PKK silah bırakacak mı?
Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı, Türkiye siyasetinde önemli bir tartışma başlattı. Ancak bu çağrının ne kadar karşılık bulacağı büyük bir soru işareti.
POLITIKA
2/28/2025


Öcalan’ın Silah Bırakma Çağrısı Gerçekçi mi?
Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı, Türkiye siyasetinde önemli bir tartışma başlattı. Ancak bu çağrının ne kadar karşılık bulacağı büyük bir soru işareti. PKK’nın uzun süredir merkezi bir liderlik yerine kolektif bir yapı ile hareket ettiği biliniyor. Bu nedenle Öcalan’ın sözleri önemli olsa da örgütün tamamen silah bırakması, sadece bir liderin açıklamasıyla gerçekleşecek kadar basit bir süreç değil.
Bir diğer kritik nokta, Türkiye’nin mevcut siyasi atmosferi. 2013-2015 Çözüm Süreci’nin başarısız olmasının ardından güven ortamı büyük ölçüde kayboldu. Kürt siyasetinin temsilcileri üzerindeki baskılar, HDP’ye yönelik kapatma davası ve siyasi tutuklamalar, Kürt hareketinin devlete olan güvenini zayıflattı. Böyle bir ortamda, PKK’nın silah bırakmasını beklemek gerçekçi mi?
Ayrıca, bölgesel gelişmeler de bu süreci doğrudan etkiliyor. Suriye’deki Kürt yapılanması, PKK’ya ideolojik ve lojistik olarak yakın bir ilişki içinde. Türkiye’nin bu yapıya yönelik askeri operasyonları, PKK’nın silahsız bir mücadeleye ikna edilmesini zorlaştırıyor. Öte yandan, Irak’taki Kürt gruplar arasındaki ilişkiler ve İran’ın bölgedeki etkisi de sürecin yönünü değiştirebilecek önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. PKK'nın silah bırakma ihtimali, yalnızca Türkiye içindeki gelişmelere değil, bölgedeki dengelere de bağlı.
Öcalan’ın çağrısının örgüt içindeki yankıları da oldukça önemli. PKK’nın askeri kanadı ve yurtdışındaki yöneticileri, zaman zaman Öcalan’ın görüşlerini dikkate almakla birlikte, kendi karar mekanizmalarını da işletmektedirler. PKK içinde farklı eğilimlerin olduğu biliniyor; bazı gruplar siyasi çözüme daha yakınken, bazıları silahlı mücadeleyi sürdürme yanlısı. Bu iç dinamikler, örgütün gelecekteki yönelimini belirlemede büyük rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, Öcalan’ın açıklaması sembolik bir anlam taşıyor olsa da sahada gerçek bir karşılık bulması oldukça zor görünüyor. PKK’nın silah bırakması için sadece bir liderin çağrısı yetmez; siyasi ortamın değişmesi, güven artırıcı adımların atılması ve örgüt içindeki farklı kanatların da ikna edilmesi gerekiyor.
Mevcut koşullarda, bu ihtimal oldukça düşük görünüyor. Ayrıca, Türkiye’deki siyasi kutuplaşma, güvenlik politikalarındaki sertlik ve devletin Kürt siyasetini nasıl şekillendirmek istediği de belirleyici olacak. Eğer barışçıl bir çözüm aranıyorsa, hem siyasi aktörlerin hem de bölgesel güçlerin bu konuda yeni bir irade göstermesi gerekecek.
Peki Öcalan açıklamasında ne demişti?
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı
PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990'larda reel- sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK'nin anlam yoksunluğuna ve aşın tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla Ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.
Kapitalist modernitenin son 200 yıl, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK'nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; aynı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir. sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağldaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.