Türkiye'de Erdoğan'a Karşı Muhafazakar Muhalif olmak

Türkiye'de Erdoğan'a karşı muhafazakar muhalif olmak seküler ve laik muhalif olmaktan çok daha zor.

POLITIKA

12/12/2024

Türkiye'de Erdoğan'a Karşı Muhafazakâr Muhalif Olmak

Türkiye’de muhafazakâr bir birey olarak siyasete muhalif bir duruş sergilemek, hem bireysel hem de toplumsal açıdan çok katmanlı zorluklar içeriyor. Muhafazakâr dünyada çoğu zaman Erdoğan ve AKP’yi desteklemek bir kimlik meselesine dönüşmüş durumda. Ancak, vicdanına sıkı sıkıya bağlı kalan ve çelişkili şartlarda bile adaleti savunan muhafazakâr muhalifler, mevcut iktidara karşı durmanın ne denli riskli olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu yazıda, özellikle son dönemde öne çıkan iki olay üzerinden muhafazakâr muhalif olmanın anlamını tartışacağız: Kız Çocukları Davası ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto eden 9 gencin tutuklanması.

(Fotoğraf: Tutuklanan Eski HDP Milletvekili Hüda Kaya)

an abstract photo of a curved building with a blue sky in the background

Kız Çocukları Davası:

Vicdan ve Muhafazakarlık Arasında Sıkışanlar

Muhafazakâr dünyada aile, ahlak ve adalet kavramları çok önemlidir. Ancak Kız Çocukları Davası, bu değerlerin iktidarın politik çıkarları uğruna göz ardı edildiğine dair önemli bir göstergedir. Bu davada reşit olmayan çocuklar terör ile suçlanıyor. Savcılığın bulduğu terör suçları ise beraber öğrenci evinde kalmak, alışveriş merkezine gitmek, sinemaya gitmek, internetten yemek söylemek...

Bu davada susmak, ahlaki sorumluluklardan kaçmak demektir. Muhalif muhafazakârlar için bu mesele, hem inancınıza hem de toplumsal adalet arayışına bağlılığınızı sorgulama fırsatı sunuyor. Şu soru öne çıkıyor: Muhafazakârlığınız, sadece özü sözde kalan bir etik mi, yoksa somut adalet talebine mi dayanıyor?

an abstract photo of a curved building with a blue sky in the background

Protestocu Gençler ve Muhalif Olmanın Bedeli

Yakın zamanda Erdoğan'ı protesto eden 9 genç, "cumhurbaşkanına hakaret" gibi gerekçelerle tutuklandı. Muhafazakâr bir gelenekten gelen muhalifler için bu durum çift taraflı bir baskı yaratıyor. Bir tarafta, gençlerin cesur eylemleri ile dayanışma gösterme sorumluluğu; diğer tarafta ise muhafazakâr topluluğun "ihanet" yaftasından kaçınma baskısı.

Bu olay, özgürlüklerin daraldığı bir ortamda muhalefet etmenin ne kadar zorlaştığını ortaya koyuyor. Muhafazakâr bir birey olarak, gençlerin susturulmasına tepki göstermek, sadece ifade özgürlüğünü savunmak değil, aynı zamanda geleceğe dair umutları yitirmeme kararlılığını da ifade etmek anlamına gelir. İktidarın bu gençlere uyguladığı baskı, toplumu korkutmak üzere tasarlanmış bir stratejidir. Muhafazakâr bir muhalif olarak korkuya boyun eğmek yerine, hakikatin yanında durmak çok daha önemli.

Sonuç: Muhafazakâr Muhalefet ve Umut

Türkiye'de muhafazakâr bir muhalif olmak, bir yandan inandığınız değerlere sadık kalırken, diğer yandan bu değerlerin siyaset tarafından nasıl istismar edildiğini sorgulamak anlamına gelir.

Kız Çocukları Davası ve protestocu gençlerin tutuklanması gibi olaylar, vicdan sahibi muhafazakâr bireyler için bir dönüm noktasıdır. Adalet, özgürlük ve insan hakları gibi evrensel değerlerin savunulması, muhafazakâr muhalefetin çekirdek motivasyonu haline gelmelidir.

Bu nedenle, muhafazakâr muhalefet sadece bir tepki hareketi değil, aynı zamanda yeni bir siyasi ve ahlaki vizyon önerisidir. Erdoğan’ın otoriterliğine karşı duran muhafazakârlar, bu vizyonu topluma sunabilecek kilit aktörlerdir.

Gelecek, vicdan sahibi bireylerin cesaretiyle şekillenecektir.